6 Eylül 2012 Perşembe

Orhan Ural


1913 yılında İstanbul'da doğdu.Mahmudiye İlköğretim Okulundan sonra İstanbul Erkek Öğretmen Okunu'na girdi ve öğretmen oldu.Güzel Sanatlar Akademisi'ne de devam etti.1932 yılıda öğretmenliği bırakarak karikatüristliğe başladı.
Günlük gazeteye karikatürü getirtip oturtanın Cemal Nadir olduğu söylenebilir. 1930 yılında yayın hayatına atılan Son Posta gazetesi, Orhan Ural'ı günlük karikatürler çizdirmek üzere kadrosuna aldı. Ona Amcabey'e rakip çizgi karakter "Pazarola Hasan Bey" tiplemesini çizdirdi.
Karikatür,Akbaba,Tann,Vakit,Haber,En Son Dakika,Tasvir,Şaka,Tercüman çalıştığı diğer dergi ve gazetelerdir.
Nasrettin Hoca Dergisini de yayınlamıştır.Yıllık karikatür albümleri vardır.
Deri çantasını daima kolunun altında taşıdığı söylenir.
Genç sayılabilecek yaşta faal karikatürcülüğü bırakmış olup,21 Kasım 1978 de hayata veda etmiştir.

 
Bu sayfada elimde bulunan karikatürlerini paylaşacağım.
 
 
Akbaba - 15 Haziran 1939
 

 
 
 
 
 
 



 

9 yorum:

  1. Her zamanki gibi beni tarihte yolculuğa çıkardın.Daha doğmadığım yılların çizgileri ile tanıştırdın.Sen olmasan ne yapardık dostum.
    serdary67

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep destek tam destek diyorsun yani,eyvallah dostum.

      Sil
  2. Tarz aynı, öfke aynı, hırs aynı ????
    Adsız3 Eylül 2012 21:58

    yalvarmayın o halde.... türkiye 1930 ların ülkesi değil, kitaba erişmek artık zor degil, internette sanal kitap ticareti yapan pek çok site mevcut istedigini ürünü istediginiz koşulda (peşin-taksitli) alma şansına sahipsiniz, baskısı olmayan kitaplar için ikici el kitapçılar var onlarda aynı koşullarda hizmet veriyor. yine aradıgınız kitaba ulaşamadıysanız kütüphaneler hizmet veriyor en küçük ilçe merkezinde bile halk kütüphaneleri mevcut.
    özetle erişilemeyecek bir kitap yok. buna karşın o kitabı okumazsa ölecek, ortaçağ karanlığına gömülecekmiş gibi çıgırtkanlık yapmak kimse kusura bakmasın ama zavallı insanların yakarışıdır. 3 liraya satılan bir roman için bu denli yalvarmak, kavga çıkarmak çirkefliktir.

    gelelim çizgi romana, çizgi roman bir tutkudur ve kolleksiyonerlik ayrı bir kültürdür. bir kolleksiyoner yıllar boyu peşinden koştuğu, biriktirdiği bir materyali ister dijitalize eder ve sanal alemde çoğaltarak değersizleştirir isterse bunu dijitalleştirerek trampa yolu ile kolleksiyonunu zenginleştirir. bunun üzerine ahkam kesme, akıl verme, yaftalama hakkına sahip değilsiniz. işte çizgi diyarı ortada kendi felsefeleri doğrultusunda büyük bir emek verip çalışıyorlar gidin oraya neden hala çizgiliforum arşivinin peşindesiniz... öve öve bitiremediğiniz çizgidiyarı sizin okuyup hayatınızı değişitireceğiniz o sihirli kitabı-çizgiromanı henüz paylaşmadımı yoksa paylaştıkları değersizleştimi gözünüzde. çizgiliforumcuların eleştirilecek bir çok yönü vardır ama bu konuda haklılar.
    çizgi diyarı ve eskikitaplarım açık kaynak oldular bir tanede kapalı kaynak olsun nedir bu tahamülsüzlük, çizgiliforum açık kaynak olunca oradaki seederlar gece gündüz sizin için tarama yapacakmı sanıyorsunuz bu denli safmısınız yoksa....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım alıntı yaptığın metne karşı benim düşüncelerimi merak ediyorsun.
      Bu tür tartışmalardan uzak kalmak ve hizmete devam etmek istiyorum aslına bakarsan.

      Yazıdaki ana düşünceye katılmakla birlikte katılmadığım yerler de var.
      Herşeyden önce; bazı ürün grupları için geçerli olsa bile, istediğin materyale istediğin an parayı basıp alma şansına sahip değiliz. Bu durum kütüphaneler için de geçerli.

      Sanal alemde dijitalize edilen çizgiromanın değersizleştiğine katılmıyorum.Çizgiliforumda nadir çizgiromanlar bölümünde bulunan eserlerin belki üçte birini ben taradım.Mesela Ayhan Işık'ın Aşka İnanmıyorum çizgiromanı daha önceden pek rağbet etmediğim bir kitap olmasına rağmen yıllar geçtikçe paylaşım nedeniyle gözümde manevi değeri yükselen bir kitap olmuştur.

      Aklımdan trampa yapıyorum diye de hiç geçirmedim.
      Wtforum zamanında günü gününe indirip incelerken yoğun emek vermeye başladıktan sonra ipin ucu kaçtı ve daha sonra çok seyrek olarak indirip okuma imkanım oldu.

      Hiç kitap taramayan birçok vip üye var.
      Aykut gibi,erdal gibi daha pek çok isim sayablirim.
      Kitap tarayıp vip oldu da elinde tarayacak kitap kalmadığı için adeta posası sıkılıp kenara atılan kimse olmadı, olamaz.
      Örneğin,birçok teks tarayıp elinden geldiğince katkıda bulunmuş olan xyuna hiç değilse mesleğiyle ilgili haftada bir de olsa mesaj yazıp katkıda bulunmaya devam ederek vip üyeliğini devam ettirdi.Kimse ona neden teks taramıyorsun demiyor.
      Stery kitap taramıyor ama çok yoğun çalıştığı halde izin gününde iyi dileklerini paylaşıp bizlerle gönül bağının devem ettiğini gösteriyor.
      machine-code ile aramda ne gibi bir trampa beklentisi olabilir?
      Bu örnekler çoğaltılabilir.
      Ancak vip olana kadar birçok tarama yapıp yada yüzlerce mesaj yazdıktan sonra birdenbire ortadan kaybolanlara ne demeli?
      Aile içindeki yaşlı ve güçsüz birinden çalışıp katkı sağlaması değil ama güler yüz - tatlı dil beklenir.

      Dileyen emeğini açık link olarak dileyen de kapalı olarak paylaşabilmeli.


      Kapalı linkler,erişim hakkına sahip olmayanlara hiç gösterilmese daha iyi olur ancak forum sistemi arşivlemesinde problem olacağı için bu gerçekleşmez.
      Forumun arşiv bölümü işin önemli bir parçası.
      Şayet gizli paylaşım olursa, kapalı kapılar ardında paylaşım olduğu düşüncesi vip üye olmayanlarda daha fazla merak uyandıracaktır.
      Forumun veri kaybına uğradığı dönemle ilgili olarak bir çoğumuz linklere değil,paylaşımların altına yazılan mesajlara üzüldü. Bu da gösteriyor ki forumun değerini hala idrak edemiyoruz.Buğday mı istiyoruz,himmet mi?

      Seriler tamamlanıyor,paylaşacak az şey kaldı sananlar fena halde yanılıyor. Tabii ki ilgi alanı sınırlı olup bu doğrultuda beklentisi olanlar bu görüşü savunabilir. Ama daha o kadar çok şey var ki taranıp paylaşılacak.Turbun büyüğü heybede yani.
      Hiç değilse gölge etmeyip, gönüllülerin şevkini kırmasalar .


      Sil
  3. Orta da meyve varsa tabi ki tadına bakmak isteyen de olacak. Ciğerci önünde bekleyen kedilerin ne zararı var, en azından atılması gerekenlerin imha edilmesine yardımcı oluyorlar.
    Küfür ve hakaret haricinde, ters fikir beyan edenlerde hangi noktadayız onu görmemizi sağlıyorlar, diyelim ki ayna tutuyorlar.
    Yayınlanacak materyalin tükenmeyeceği konusunda hemfikiriz, en azından elimdekilere bakınca bende öyle düşünüyorum.
    Güzel yorumlarınız için teşekkür ederim.
    Sevgi ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  4. Sevgili kolibri seni her zaman destekleyeceğim çünkü inandığın çizgiden sapmadın hakkın haklının yanında durdun.Yani mektubumda yazdığım gibi adam gibi adamsın o yüzden benim için özel bir yere sahipsin.
    serdary67



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşadığımız travma nedeniyle kızgınlıklar,kırgınlıklar oldu ne yazık ki dostlar arasında.

      Keşke hiç olmasaydı ama oldu.

      40 yıllık kan davaları bile sulh ile sonuçlanabiliyor.
      Ki bizde böyle bir durum yok.Her şey tamir edilebilir.
      Belki zor olacak ama zaman her şeyin ilacıdır derler.

      Tekrar kürkçü dükkanına döndüğümüze göre kötümser olmak için bir neden yok.

      Hem üzerinde samur kürk olması da gerekmiyor kimsenin.Herkes kendisi olarak gelsin yeter.

      Adımız miskindir bizim
      Düşmanımız kindir bizim
      Biz kimseye kin tutmayız
      Kamu alem birdir bize...

      Bloglarda maskeleriyle fink atan binbir nikli müfterileri,''mean-man''leri,''bad guy''ları nurialçoları görmek istemiyorum sadece.

      Sil
    2. Sevgili Kolibri, sulh nasıl sağlanacak?
      Yeşil renkli elbise dağıtarak ya da kızıl renkli elbise giyerek mi?
      Kızıl giyenlerin tetikçileri her yerde havlayıp, salyalar akıtarak iftiralarına devam ediyorlar.
      Sulh sağlanması için baştaki kızıl giyen adamların mert ve adil olması gerekir, siz yeşillerin de yeşil renge tamah etmemeniz gerekir.
      Melih41'in ÇD'ndaki avatarının ölçüleri, Bakunin'in avatarının iki katı kadar...
      Bu kadar ego peşinde koşmak niye?
      Değişmeyen kafalarla sulh asla olmaz, olamaz.

      Serdar bey haklı, bu sene ülkemizde savaş olacak.
      Çok acı günler bizleri bekliyor.
      Bir yıl sonra içimizden kaç kişi hayatta kalacak?

      Sil
  5. Demin yazmayı unuttum.Ülkemiz çok ciddi bir dönemden geçiyor.Belki yakında bir savaş ile karşı karşıya kalabiliriz.Böyle bir dönemde birbirimizi yemek yerine bir ve beraber olmalıyız.Aksi halde 10 sene sonra değil o kitapları ülkeyi bile yerinde bulamayız.Mevlana ne güzel demiş.
    ''gel gel ne olursan ol yine gel ister mecusi ister putperest istersen 100 kere tövbe etmiş olsan da yine gel.Bu kapı ümitsizlik kapısı değildir.
    İşte asıl hedef bu yok emeğim çalındı şu bu pekiülke gittiğinde senin emeğin mi kalacak.Zaman bir olma birleşme herşeye rağmen sevme sevilme zamanı.Hergün 19-20 yaşında fidanlar ölürken bu yazılanlar nedir.Can dan daha azizi daha kıymetlisi varmı.
    serdary67

    YanıtlaSil